Ölüm Kuşu
Mavi ile yeşilin birleştiği yerde gözden kayboldu. Yükselebildiği kadar yükseldi, uçabildiği kadar uçtu. Keşke sevgilisinin yanına götürseydi onu kanatları ya da sonsuz bir bilinmezliğe. Ama kanatları onu ölüme taşıyordu, Layemut’un tam kalbine. O lanetli dağın tepesine uçma görevi ona verilmişti. Çok korkuyordu ama arkasına bakmayı bir saniye bile düşünmedi. Bakarsa düşeceğini onun kadar iyi hiç kimse bilemezdi. … Aylardır yağmayan yağmur yalnızca toprağı kupkuru bırakmakla kalmamış, köyün bütün sürüngenlerini de ölüme terk etmişti. Akif, iki adım ötesinde son nefesini vermek üzere olan karıncayı gördüğünde ne çok ortak noktaları olduğunu düşündü. İkisi de can çekişiyorlardı ve daha kötüsü ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar Akif de karınca da elbet bir gün öleceklerini biliyorlardı. Evin kapısında göründüğünde bütün köy halkı evlerinin önüne çıkmış ona bakıyordu. Kadınların gözlerindeki yaşlara erkeklerin gözlerindeki korku karışıyor, çocukların bakışlarındaki masumiyete yaşlı...