''her insanda bütün insan halleri vardır.''
*Denemeler'i okuyan şu iki dersi almamazlık edemez: Doğanın istediği gibi düşün ve yaşa; hiçbir kitabın, hiçbir dogmanın kölesi olma.
1- Bütün insanları hemşehrim sayıyorum. Bir Polonyalıyı tıpkı bir Fransız gibi kucaklıyorum. Dünya ile akrabalığımı kendi milletimle akrabalığımdan üstün tutuyorum. Doğduğum yerin pek o kadar heveslisi değilim. Kendi düşüncemle vardığım yeni bilgiler bana, sırf tesadüflerle edindiğim hazır ve gelişigüzel bilgilerden daha değerli gelir. Kendi kazandığımız temiz dostluklar nerde, iklim ve kan dolayısıyla bağlı olduğumuz dostluklar nerde!
2- Ama, bana sorarsanız, birçokları içip sarhoş oluyor diye, şarabı yasak etmek yanlıştır; fazla kaçırılan şeyler hep iyi şeylerdir.
3- Kendini olduğundan az göstermek, tevazu değil, budalalıktır; kendine değerinde az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır.
4- Eflatun der ki, çocuklara babalarının yeteneklerine göre değil, kendi yeteneklerine göre meslek bulmak gerekir.
5- Felsefenin insanlara, yaşamaya başlarken de, ölüme doğru giderken de söyleyecekleri vardır.
6- Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kanunları koyanlar da çok kez budala ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?
7- Şu muhakkak ki çocuğa kendiliğinden hiçbir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle haline sokuyoruz.
8- Biz insanlar öteki yaratıkların ne üstünde ne altındayız. Bilge der ki, göklerin altındaki her şey, aynı kanunun ve aynı kaderin buyruğundadır.
9- Bir aileyi idare etmek bir devleti idare etmekten hiç de daha kolay değildir.
10- Kendi ölümümüzden korkmakla yetinemeyiz; karılarımızın, çocuklarımızın, adamlarımızın ölümünden de korkmak zorundayız.
11- Halinde genel bir iyileşme olmadıkça, bir an dertten kurtulması iyileşmesi demek değildir.
12- Daha garibi var: Gülme son haddine varınca gözyaşlarıyla karışır.
13- Örnek olsun diye verilen her cezada kamunun yararına ve bireyin zararına bir adaletsizlik vardır.
14- Dikkat ederseniz en iyi işçiler nasıl iş gördüklerini söylemekten aciz kimselerdir. Buna karşılık, yaptıklarını çok iyi anlatan kimselerin elinden iyi iş çıktığı pek görülmez.
15- Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak şartıyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez.
16- Ufacık bir toprak davası için halkın içinden on beş kişi seçmeyi akıl ediyoruz, sonra en ehemmiyetli davamızı tutup bilgisizliğin, adaletsizliğin ve kararsızlığın anası olan halkın oyuna bırakıyoruz. Akıllı bir insanın, hayatını düşüncesiz bir sürünün oyuna bırakması akıl karı mıdır?
17- Yunanlı bir balıkçı, bir kasırga sırasında Neptunus'a şöyle söylemiş: ''Ey Tanrı, beni ister kurtar, ister batır, ben dümenimi kırmadan dosdoğru gideceğim.''
18- Bana öyle geliyor ki Platon, Pluton'un bahçesini (cehennemi) gövdelerimizin çürüyüp toprak olduktan sonra göreceğimiz işkence ve rahatlıkları sayıp dökerken ve bunları hayattaki duygularımıza benzetirken, ve Muhammet, Müslümanlara, halılar döşeli, altınlar, zümrütlerle süslü, en güzel kadınlarla, şaraplarla, acayip yemeklerle dolu bir cennet vaat ederken içlerinden gülüyorlardı ikisi de ve ağzımıza bir parça bal sürüp bizi dünyadaki isteklerimize uygun hayal ve ümitlere düşürmek için mahsus bizim insani ve maddi tarafımıza hitap ediyorlardı.
19- Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
DENEMELER - MONTAIGNE
BÖLÜM 1
1- Bütün insanları hemşehrim sayıyorum. Bir Polonyalıyı tıpkı bir Fransız gibi kucaklıyorum. Dünya ile akrabalığımı kendi milletimle akrabalığımdan üstün tutuyorum. Doğduğum yerin pek o kadar heveslisi değilim. Kendi düşüncemle vardığım yeni bilgiler bana, sırf tesadüflerle edindiğim hazır ve gelişigüzel bilgilerden daha değerli gelir. Kendi kazandığımız temiz dostluklar nerde, iklim ve kan dolayısıyla bağlı olduğumuz dostluklar nerde!
2- Ama, bana sorarsanız, birçokları içip sarhoş oluyor diye, şarabı yasak etmek yanlıştır; fazla kaçırılan şeyler hep iyi şeylerdir.
3- Kendini olduğundan az göstermek, tevazu değil, budalalıktır; kendine değerinde az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır.
4- Eflatun der ki, çocuklara babalarının yeteneklerine göre değil, kendi yeteneklerine göre meslek bulmak gerekir.
5- Felsefenin insanlara, yaşamaya başlarken de, ölüme doğru giderken de söyleyecekleri vardır.
6- Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kanunları koyanlar da çok kez budala ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?
7- Şu muhakkak ki çocuğa kendiliğinden hiçbir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle haline sokuyoruz.
8- Biz insanlar öteki yaratıkların ne üstünde ne altındayız. Bilge der ki, göklerin altındaki her şey, aynı kanunun ve aynı kaderin buyruğundadır.
9- Bir aileyi idare etmek bir devleti idare etmekten hiç de daha kolay değildir.
10- Kendi ölümümüzden korkmakla yetinemeyiz; karılarımızın, çocuklarımızın, adamlarımızın ölümünden de korkmak zorundayız.
11- Halinde genel bir iyileşme olmadıkça, bir an dertten kurtulması iyileşmesi demek değildir.
12- Daha garibi var: Gülme son haddine varınca gözyaşlarıyla karışır.
13- Örnek olsun diye verilen her cezada kamunun yararına ve bireyin zararına bir adaletsizlik vardır.
14- Dikkat ederseniz en iyi işçiler nasıl iş gördüklerini söylemekten aciz kimselerdir. Buna karşılık, yaptıklarını çok iyi anlatan kimselerin elinden iyi iş çıktığı pek görülmez.
15- Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak şartıyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez.
16- Ufacık bir toprak davası için halkın içinden on beş kişi seçmeyi akıl ediyoruz, sonra en ehemmiyetli davamızı tutup bilgisizliğin, adaletsizliğin ve kararsızlığın anası olan halkın oyuna bırakıyoruz. Akıllı bir insanın, hayatını düşüncesiz bir sürünün oyuna bırakması akıl karı mıdır?
17- Yunanlı bir balıkçı, bir kasırga sırasında Neptunus'a şöyle söylemiş: ''Ey Tanrı, beni ister kurtar, ister batır, ben dümenimi kırmadan dosdoğru gideceğim.''
18- Bana öyle geliyor ki Platon, Pluton'un bahçesini (cehennemi) gövdelerimizin çürüyüp toprak olduktan sonra göreceğimiz işkence ve rahatlıkları sayıp dökerken ve bunları hayattaki duygularımıza benzetirken, ve Muhammet, Müslümanlara, halılar döşeli, altınlar, zümrütlerle süslü, en güzel kadınlarla, şaraplarla, acayip yemeklerle dolu bir cennet vaat ederken içlerinden gülüyorlardı ikisi de ve ağzımıza bir parça bal sürüp bizi dünyadaki isteklerimize uygun hayal ve ümitlere düşürmek için mahsus bizim insani ve maddi tarafımıza hitap ediyorlardı.
19- Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
DENEMELER - MONTAIGNE
BÖLÜM 1
How to get to Harrah's Hotel Casino and Racetrack
YanıtlaSil› Casino-Hills 파주 출장마사지 고양 출장안마 › Casino-Hills Directions to Harrah's Casino and Racetrack (Harrahs) with public transportation. 아산 출장마사지 The 포항 출장마사지 following transit lines have 안산 출장샵 routes that pass near Harrahs